Günümüzde her ne kadar teknik avantajlara sahip karbon,alüminyum,alüminyum-karbon kompozitler gibi bol bol modern ok çeşitliliği bulunsa da ahşap oklar her zaman geleneksel bir okçu için bir doğallık,manevi anlam taşırlar.Bu sebeple de ister usta olsun ister yeni bir okçu adayı genellikle hiç düşünmeden ahşap oka yönelir.
Usta bir okçu için ahşap oklar doğru bir karardır belki ama geleneksel okçuluğa yeni başlayan biriyseniz eğer;işte o an bu kararınızla modern okların nimetlerini bir kenara ittiniz demektir.Bu okların nimetleri;dayanıklılık ve çabuk öğrenme avantajıdır.Usta bir okçu içinse düzgün bırakış yada herhangi bir performans düşüklüğünde bu modern oklar bir kontrol makenizması gibi işleyebilir.Kısacası ister usta olsun ister acemi,her kesime hitap edebilecek kadar faydalıdırlar.
Ahşap oklarla başlanılan bir eğitimde eğer elinizde aynı esneme kabiliyetine(spine) sahip oklarınız yoksa eğer size 'Allah size sabır ve kolaylık versin' ,kusursuz spine'a sahip oklarınız varsa da harcıalem bir ortam olan başlangıç idmanında bu okları kullanacaksanız eğer,size 'oklarınıza yazık,yapmayın etmeyin' demekten kendimi alamayacağım doğrusu.
Ahşap ok kullanmaya kalkan yeni bir okçu için aslında bu durum bir fecaattir de.Aldığı okların neredeyse tamamında hatalı bırakışın sebep olduğu ok salınımından(Paradoks) dolayı hedef üzerinde yada üst üste ok çarpmalarından dolayı bir kıyım yaşar.Okçu daha işin başında ok tedariki peşine düşer,maddi ve manevi yıkıma uğrar.
Birbirleriyle uyumlu olan ahşap okları bir takım haline getirmek okçuluğu ciddiye alan biri için inanınki bu iş çok zordur.Ciddiye almıyorsanız eğer pek probleminiz de yoktur zaten :)
Bu sebeple de tarih bu düşünceyi doğrular bir şekilde zaten açık açık 'Ok atan altın atar' atasözü ile perçinlemiştir.
Yapımı bakımından atıcıyı da ilgilendirmesinden dolayı çok yakın mesafeden aynı hedefe ahşap okları üst üste atmak hiç bir zaman işime gelmedi ve gelmeyecektirde zaten.
Bu nedenle,doğru bir duruş ve bırakış tekniğinin kazanılmasından sonra otantik ahşap oklar tercih edilmelidir.
Peki Osmanlı bu konuda ne yapmıştır?,eğitim sırasında hiç bir önlem almadan o el emeği göz nuru okları çatır,çutur kırmışmıdır?.Tabiki hayır,çözümleri o günün şartlarına göre çok akıllıca ve mükemmel.
Yeni başlayanlar için hem kazaya yol açmaması hemde okun kırılmaması bakımından çeşitli önlemler almışlar.
Mesela,
İdman oku denen bu ok türünde kolay kırılmasın diye kalın gövdeli eski bir ok gövdesi ve güvenlik çin ucuna boks eldivenini andıran deri bir torbacık yerleştirilmiş.
Torba gezi oku ise yeleksiz ve temrenli yapılmış.Ok gövdesinin gürgen ağacından yapılmış olması yakından atılan çam okların çabucak heba olduğu ve bu sebeple de daha zor işlenebilmesine rağmen gürgenin tercih edildiği anlaşılmaktadır.
Gezlerin başpare olması ise ikinci işarettir çünki daha basit olan 'adi gez' yerine 'başpare gez' tercih edilmiştir.Harcı alem bir oka başpare gez kullanılması pek doğru olmaz değil mi?Demekki bu şekilde imal edilen torba gezi oku ok çok uzun zaman hizmet edebiliyormuş ki başpare kullanılmış.
Hava gezi denen menzil idmanı okları da yeleksiz ve temrensiz yapılmış.Menzil oklarının aksine gövdenin endamsız ve düz olmasıyla gene maksimum dayanıklılık ve az emek hedeflenmiş.Yani kırılsada,kaybolsa da bu çok üzüleceğiniz bir ok olamaz.
Gördüğünüz gibi;Osmanlı günün şartlarına göre gayet güzel çözüm yolları bulmuştur.Bizler ise şu an için sahip olduğumuz imkanlar sayesinde eskiye nazaran bize daha uzun süre hizmet edebilecek bir malzeme denizi içerisinde resmen yüzüyoruz.Dayanıklılık,istikrar ve daha kısa bir acemilik dönemi ,kulağa hoş geliyor değil mi?
Peki bütün bu nimetleri kabul etmemek,otantizm adına faydalanmamak akıllıca mıdır sizce ?..Aslında şu an için bile tirkeşinizdeki ahşap okların spine ve ağırlık uyumsuzluğunun had safada olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Sizleri ahşap oklarınızla modern oklarınızı Spine Test aletinde bir karşılaştırmanızı öneririm,çünki ne demek istediğimi işte o zaman çok daha iyi ve farkı yaşayarak görürsünüz.
Özellikle yeni bir okçu için açıkçası her bir ok 'başı bozuk' bir tavır sergileyecektir.Böyle başıbozuk bir ok sürüsüyle baş etmeniz,onları ehlileştirmeniz bayağı zordur.Üstelik tekniğinizi mükemmelleştirmek ise çok daha uzun zamanınızı alacaktır.
Ve inanınki hedefini bulamayan her bir ok için hocanız ilk önce size 'yanlış bırakış tekniği' teşhisini yapıştırıverecektir,kaçamazsınız,donar kalırsınız :)
Oysa siz suçsuzsunuzdur ve aslında hata sizde değil,oklarınızın spine ve ağırlık farklılığındadır.
Elimizde farklı ağırlıktaki malzemelerden yapılmış toplarla arka arkaya bir hedefe atmamız istensin.Emin olun ki müthiş bir şekilde bocalayacak,birine alışmak isterken diğer topla büyük bir hüsrana uğrayacaksınız.Oklarla yaşayacağınız durum da aynen bu örneğe benzer.
Peki oklarla birlikte okçuyu da zincirleme etkileyen,başarısızlığa sürükleyen bu Spine ve ağırlık farkı nedir,ve nasıl baş edebiliriz?
Spine basitçe;bir okun belirli bir yük altındaki (statik)esneme değeri dir.Günümüzde karbon,alüminyum vs.gibi modern okların hemen hemen hepsi aynı hassasiyette,aynı spine ve ağırlıkta imal edilebilmektedirler.
Fakat ahşap oklar içinse bu hassasiyetin oluşturulması çok daha zordur.Ahşap bir ok kalınlık olarak benzeşse de esneme değerleri uymayabilir.Yada,esneme değeri uyup da,ağırlık ve kalınlık bakımından uyuşmayabilir.Esneme değeri,ağırlık bakımından eşleşen bir ok kalınlık farkıyla daha çok hava direnciyle karşılaşabilir ve daha yavaş uçup kısa mesafe katedebilir.Gördüğünüz gibi bir ahşap ok için çok daha fazla problem ve kafa karıştırıcı etken vardır.
Bu sebeple de tarihte de okçu ustalarının farklı bir gurup oluşturması,sadece ok yapmalarına şaşırmamak lazım.Aynen günümüzde doktorların insan vücudunun farklı bölgelerinde ihtisaslaşması gibi konu öyle zordur ki, ilaveten belki yayda yapabilse dahi usta öncelikli olarak aklını kendi işi olan ok imalatına verir.
Modern ok kullanımı ise eğitim adına çok daha basittir.İster alimünyum olsun ister karbon ok yaklaşık olarak aynı hassasiyetde imal edilebildiklerinden dolayı birbirlerine olan uyumları mükemmeldir.Bu okların Spine'larını ölçmek gereksizdir çünkü üretici fabrikalar zaten bunu sizin adınıza yapmış,dökümanlamıştır.
Bu değerler baz alınarak bir okçunun çekiş mesafesine göre ok şaftları kesilse de bütün oklarınız biraz daha sertleşecek,spine da değişecek fakat sonuçta gene birbirlerinin kopyaları olacaklardır.Atış sırasında da bırakışınızda bir hata yoksa eğer sert oklar biraz daha sağa gidecek,sizin önleminiz de okları sola toplamak amacıyla yayı biraz daha sola kaydırmak olacaktır.Çözüm bu kadar basittir çünki direkt olarak suçun oklarda olamayacağını bilip,suçun direkt kendinizde olduğunu bilirsiniz.
Günümüzde en başarılı okçuların dahi sahip oldukları mükemmel tekniklere rağmen pahalı ve marka ekipmanlara yönlenmelerindeki amaç;okçuluk malzemeleri üreticilerinin büyük paralar ve zaman harcayarak iyileştirdikleri,kusursuzlaştırdıkları bu malzemelerin nimetlerinden faydalanarak bir adım öne geçme çabasından başka bir sebep olabilirmi ki sizce ?..
Çünki bu tercih okçuyu hatayı sadece ve sadece kendinde arama,suçu başka yerde aramama lüksüne kavuşturur.Aksi durumda acaba kirişi mi yanlış bıraktım,hata yoksa okumda mı ?,yok canım değildir,...diye öyle bocalar durursunuz.
Bir geleneksel okçu neden eğitimi yada tekniğini kontrol amaçlı olarak teknolojinin nimetlerinden faydalanmak istemesin ki? Hangi okçu,söz konusu Geleneksel Okçuluk da olsa en iyi okçunun kendisi olmasını istemez ki?
Bu sebeple;
doğru ve etkili bir Geleneksel Okçuluk Eğitimi için ilk önce karbon yada metal oklarla doğru teknik yakalanıp,sonrasında da bu tekniği otantizm ve geleneksellik adına ahşap oklara uygulamak olmalıdır.
Sıra ahşap okları kullanmaya geldiğinde,önceden de bahsettiğim gibi iş dönmüş dolaşmış,gene ahşap okların spine uyumluluğu ve ağırlığı meselesinin halledilmesine gelmiştir.Bu amacımıza hizmet edebilecek iki süper cihaz vardır ki bu aletler sayesinde oklarınızın aslında ne kadar çok kusurlu olduğunu hayretle görecek ve çok şaşıracaksınız.Bu aletler,Ok Spine Test Aleti ve Gram ve Grain ölçebilen bir Dijital Terazi dir.
Gölhan Yapımı bir Spine Test Aleti ve Dijital Terazi |
devamı 2.bölümde
Sevgi ve saygılarımla,
Mehmet A.Gölhan